22 Nisan 2017 naci cuhaci

Kırık Koltuk Söyleşileri

Sakarya Defterdar Yardımcısı ve Yazar Rahim TAŞ moderatörlüğünde facebook sayfasında yapılan “Kırık Koltuk” Söyleşilerine konuk olan Dr. Mahmut Naci ÇUHACI (Düşmühendisi) ile yapılan söyleşi. (Bu söyleşiler Rahim Taş tarafından kitap olarak yayımlanmıştır.) Kitabın ismi: Hammaliye – Maliyecinin İç Sesi

Rahim Taş – Konuğumuz, Bakanlığımızca düzenlenen eğitimlerde eğitici olarak bulunmuş, fahri maliyeci ilan ettiğimiz, Değerli Hocamız. Sorularımızda sınırlama veya çeşitlendirme kısıtımız yoktur. Amacımız uzmanlığınızdan olumlu sonuçlar çıkarabilmek olacaktır. Dr. M Naci Çuhacı kimdir? Uzmanlıkları nelerdir?

Dr.M.Naci Çuhacı – Dr. M Naci Çuhacı, kamu ve özel sektör kurum ve kuruluşlarının çağdaş yönetim ilkelerine uygun olarak 21. yüzyılı karşılamalarına katkıda bulunmak ve bu bağlamda kişisel ve kurumsal gelişimleri için eğitim, araştırma ve danışmanlık hizmetlerini sunmak amacıyla 1998 yılından beri, yeni yepyeni yaşam döneminde paylaşımlarını sürdürmektedir. “Birey, kurum ve toplumun gelişimi için geleceği tasarlamak” ülküsüne bağlı kalarak; bugüne kadar farklı alanlarda faaliyet gösteren kamu ve özel sektör kurumlarının yeniden yapılanması, insan kaynakları yönetim sistemlerinin oluşturulması, Toplam Kalite Yönetimi, Stratejik Yönetim ve Stratejik Planlama, işyükü/işgücü analizleri yoluyla insan gücü yetkinlikleri ve performans değerlendirme sistemlerinin kurulması, her kademedeki çalışanların ihtiyaçlara uygun kişisel ve kurumsal gelişim eğitimlerinin belirlenmesi ve bu eğitimlerin verilmesi görevlerini başarıyla yerine getirmiştir. Eğitim aşktır! diyen bir adam. Yönetim Danışmanı, Eğitimci, Koç, Düşmühendisi

Rahim Taş – Maliye Bakanlığı ile eğitim çalışmalarına ilk ne zaman başladınız? En son hangi eğitimi verdiniız? Bu sure içerisinde hitap ettiğiniz kitle profili nasıldı?

Dr.M.Naci Çuhacı – İlk defa 2005 yılında başladım. 34 ayrı gruba 102 saat Etkili İletişim ve Beden Dili Eğitimi vermiştim. 2005’den beri profil değişti. Şimdilerde öğrenen, farklılaşan ve değişimi yöneten, özgüveni yüksek ve gittikçe Y kuşağın hâkim olduğu bir Maliyeci Profili hâkim. En son Üst Kademe Yöneticilerinize dört ayrı gruba “Yetenek Yönetimi” eğitimi ve Taşra personelinize de sekiz ayrı grup haline “Kişisel Gelişim” eğitimi vermiştim.

Rahim Taş – Maliye Bakanlığında size iletilen sorun veya durumlardan, aktaranların yanlış bildikleri nelerdi? Maliye Bakanlığındaki ast üst ilişkisi, üst yönetimin alt yönetime bakış açısı nasıldır? Değerlendirmelerinizde negatiflik varsa ne gibi önerilerde bulundunuz?

Dr.M.Naci Çuhacı – 10 yıl öncesinde daha statüko kokan, hiyerarşik bir yapı vardı. Şimdilerde ise ılıman örgüt iklimin arttığını, açık kapı politikasının uygulandığını tam yeterli olmasa da gözlemlemekteyim.

Rahim Taş – Maliye Bakanlığında verdiğiniz eğitimlerden sonra hiç geri dönüt aldınız mı? İşe yaradığını düşündünüz mü, yoksa eğitimlerde verilenlerin eğitim salonunda mı kaldığını düşündünüz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Oranı bilemem ancak, oldukça geri dönüt aldım. Ancak, şunu da söylemekten geçemeyeceğim. Bir gün devrin Müsteşar Yardımcısı ile sohbet ederken; “Hocam, eğitiminize katılan bir Defterdarımıza “eğitim nasıl geçti” diye sorduğumda; “sağ olun, bol bol saunaya girdim” demişti ve oldukça gülmüştük.

Rahim Taş – Kişisel gelişim uzmanısınız. Pozitif düşünce kalıp ötesi düşünce, gelecek rotalaması gibi kavramlar bize neler çağrıştırmalı, nasıl detaylandırırsınız bunları?

Dr.M.Naci Çuhacı – Yarın için geniş ufuklu fakat gerçekçi olmalıyız. Bunun yolu verileri iyi değerlendirmek ve doğru karar vermektir ancak bu şekilde geleceğimiz güvencede olur. Düş mühendisliği, hiç düşünülemeyecek şeyleri olanaklı kılar. Düş mühendisliği geleceğe doğru ok atmaktır.

Ok: hayal gücü
Hedefi vurmak için: yere sağlam basan ayaklar (1), hedefi iyi gören gözler (2), yayı çeken Güçlü kollar (3), istek ve inançla dolu bir yürek (4)
(1) Dün ve bugüne ait veriler
(2) Belirli ve kesin bir yönde somut bir gelecek
(3) Var olan ile var olması istenen arasındaki gerilim
(4) Gücün duygularla birleşimi

Bülent Papuccu – Maliye Teşkilatının geleceği hakkında Sayın Bakana mektup yazacak olsaydınız ne yazardınız?

Dr.M.Naci Çuhacı – Birey Yerine Ekip; Bireysel Akıl yerine Ortak akıl; Ben yerine Biz; Açık Kapı politikası, Yetenek Yönetimi; Dolaşarak Yönetim; Liyakat ve Adil bir ücret yönetim sistemini gibi çağdaş yönetim ve insan kaynakları uygulamalarının yoğunluklu olarak hayata geçirilmesini isterdim.

Doğan Adıgüzel – Danışman, koç ve eğitimci olarak burada bulunan herkes sizinle yüz yüze bir şekilde bir araya gelmiştir. 21. yüzyılda; ya “farklı”laşırsınız, ya da “sıradan”laşırsınız. Farklılaşmak istiyorsanız, anahtar sözcük şudur: İ-no-vas-yon demiştiniz. Sizce Maliye personeli çağın gereklerine göre değişim ve yenilemeye açık mıdır? Yoksa klasik anlamda geçmişteki Gelenekçi Maliye anlayışı halen devam ediyor mu? Maliye ve Maliye çalışanları için sizce bir an önce yapılması gereken değişim ve yenileşmeye yönelik şeyler neler olmalıdır?

Dr.M.Naci Çuhacı – Maliye ve Maliye çalışanları değişime açık insanlar. Kamuda tüm yenileşmeler öncelikle Maliye’den çıkmaktadır. Bu manada önde ve öncü kurumdur. Ancak, yine de Sayın Bakan’a yazma ile ilgili sorusuna verdiğim cevaplarda yazıların yoğunluklu olarak hayata geçirilmesi zorunludur.

Dinçer İsmet – “Ben kişisel gelişimle ilgili yaklaşımları tamamen saçmalık olarak görüyorum” diyen birinin fikrini nasıl değiştirirsiniz?

Dr.M.Naci Çuhacı – En büyük engel: kişisel sınırlar’dır. Yine de, kendimizi sorgulamak yerine şimdiki sınırlarımızı henüz keşfedilmemiş yeni alanlara taşıyalım. Örneğin; 2U+2H formülünüz var mı? Yani Ufuk-Umut-Heves-Heyecan…

Doğan Adıgüzel – Maliye Personelini diğer kurum personellerinden ayıran olumlu ve olumsuz gördüğünüz şeyler nelerdir?

Dr.M.Naci Çuhacı – Maliye ve Maliyeci birçok değişim ve gelişim ile yenilikte önde ve öncüdür. Özellikle insan kaynağına ciddi yatırım yapmaktadır. Ancak, yöneticiler “Üstat” zincirini kırmalıdır ve daha çok “açık kapı politikası” ile “yuvarlak masa” çalışmaları uygulamalıdır. Bazı personel kişisel gelişimlerine daha çok yatırım yapmalı ve imaj yönetimine daha çok özen göstermelidir.

Alpay Ekici – Birçok eğitim birçok kurum birçok konu birçok kişi; bakanlığımıza verdiğimiz eğitim seminer sonunda gözlemlerinizin doğrultusunda eleştiri öneri vb konuların yer aldığı seminer /eğitim genel durum raporu hazırladınız mı?

Dr.M.Naci Çuhacı – Eğitim verdiğim tüm kurumlara eğitme sonuç raporunu yazılı verdiğim gibi, ziyaretlerimde de sözlü olarak sonuçları hakkında bilgi veririm. Bu geri bildirimlerim sonucunda bazı iyileşmeler olduğunu gözlemledim ve yaşadım.

Bülent Papuccu – Sizinle birlikte bir yazı hazırlamıştık, “Bürokrasi, liyakat ve Mutsuz Mecburlar” başlıklıydı. Vermiş olduğunuz eğitimlerde Mutsuz Mecburlar hakkında neler aktarıyorsunuz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Üst kademe yönetici eğitimlerimde ve üst yönetim ile yaptığım görüşmelerde bu konuya değinirim; “insan odaklı” ast-üst ilişkileri üzerine vurgu yaparım. Yönetimin “insanların yaşamını kolaylaştırma sanatı” olduğunun altını çizerim.

Alpay Ekici – Eski maliye ile yeni maliyeyi değerlendir misiniz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Maliye ve Maliyeci ile ilgili değişim ve dönüşüm ile ilgili düşüncelerimi önceki yanıtlarımda belirtmeme rağmen; bu bağlamda sosyo-kültürel etkinliklerin genelde kamunun tümünde azaldığını ileri sürebilirim. Bunun sebepleri ise bu sayfalara sığmaz!

Doğan Adıgüzel – Bizler Maliyeci olarak çoğu zaman diğer kurumlardan daha yetkin olduğumuzu ve kurumsal kültürümüzün diğer kurumlarda olmadığı ve askeriyeden sonra en disiplinli kurumlardan birisi olduğumuz gibi şeyler söyleriz. Uzun yıllar askeri bir personel olarak görev yapmış birisi olarak siz dışarıdan bizi nasıl gözlemliyorsunuz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Eski hiyerarşik yapılanmanız ve “üstat” zinciri, son beş-altı yıldır daha ılıman hale geldi.

Rahim Taş – Aile içi ilişkiler üzerine de eğitim vermektesiniz. Biz okuyanlar genelde yabancı kaynaklı bilgi ve belgelere göre yaşamımızı şekillendirmeye çalışsak da başarılı olduğumuzu pek düşünmüyorum. Türk aile yapısı ve toplumu olarak olumlu sonuç alabileceğimiz neleri önermektesiniz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Kısaca, bizim çocukluğumuzdaki aile yapısını çocuklarımıza anlatmamız, ancak günümüz dünyasının da gerçeklerini göz ardı etmememiz. Özellikle, kendinizle özdeşleştirmeyin. Onları olduğu gibi kabul edin. Yanılma payı bırakın. Küçük yanılgılarını büyük suçmuş gibi başına kakmayın. Korkutup, sindirerek, suçluluk duygusu aşılayarak usandırmaya çalışmayın. Yaramazlıkları için onları kötü çocukmuş gibi yargılamayın. Yanlış davranışları üzerine durarak düzeltin. Ceza vermeden önce mutlaka onu dinleyin. Suçunu aşan cezalar vermeyin. Onu dinleyin. Çünkü öğrenmeye en yatkın olduğu anlar, soru sorduğu anlardır. Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun. Gerçekleri söyleyin. Soru sorma şevkini kırmayın ve özenle cevaplandırın.

Alpay Ekici – Evir çevir aynı! Mesleki Yaşamınızda emek verip de sonuçta böyle bir yargıya vardığınız durum oldu mu?

Dr.M.Naci Çuhacı – Memurken olmuştu. Yöneticilerimi ve kurumumu değiştiremedim; kendimi değiştirdim ve bunun sonucu olarak 42 yaşında emekli etmiştim kendimi.

Rahim Taş – Düş mühendisi! Hikâyesi nedir bunun hocam? Nasıl çıktı ortaya, altını nasıl doldurdunuz? Bu ismi nasıl benimsediniz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Değerli Dostum Prof.Dr. İsmail Üstel, bir sunumunda vizyon kavramını aynı zamanda “Düş mühendisliği” olarak tanımlamıştı. Bu çok hoşuma gitti ve benim şirketimin de sloganı “Geleceğe yatırım” idi. Dolayısıyla kendime yakıştırdım; Düşmühendisi’ni. Bu kapsamda, Düşmühendisliği geçmiş deneyimlerle günlük kararlar alma alışkanlığı yerine geleceği de kapsayan bir düşünme yöntemidir. Düşmühendisliği, hedefe giden yolu aydınlatan sokak lambaları gibidir. Birinin aydınlığı biter, diğeri başlar. Hedef hep aynı kalır. Düşmühendisliği, hiç düşünülemeyecek şeyleri olanaklı kılar. Ve Düşmühendisliği geleceğe doğru ok atmaktır.

Şenay Karalar – Stres yönetimi hakkında öz bir açıklama yapacak olsanız ne derdiniz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Stres kaçınılmazdır, yaşanır ve iyi bir şeydir. Başarı hikâyenizi en stresli zamanlarda yazarsınız. Yeter ki “olumlu düşünme” gücünüz yüksek olsun.

Doğan Adıgüzel – Şirketinizin adının “Düş Mühendisliği” olduğunu birçoğumuz bilmekteyiz. Bu ismi sizleri takip eden birisi olarak ilk gördüğümde biraz şaşırmış birazda garipsemiştim. Şöyle ki; Sizin de bildiğiniz gibi düşleri yorumlamak için “Rüya tabirleri” adlı kitapları alıp ondan sonra şunu gördünse şu olabilir, şu hayra, şu şerre işaret eder şeklinde yorumlar yapıldığını biliyoruz. Mühendislik ise pozitif bilimler arasında olup, ürünleri işleme ve dönüştürme anlamını da taşıyan ve ham olan bir şeyi işleyerek veya dönüştürerek somut bir şeyi ortaya koymak olarak tanımlayabiliriz. Genellikle danışmanlık ve eğitim hizmeti verdiğiniz için öğretimleriniz soyut kavramlar üzerinde yoğunlaşmakta ve soyut olan bir şeyin somutlaştırılmasını uzun bir sürece ihtiyaç göstermektedir. .Siz bu ismi kullanırken eminim ki üzerinde çalışmışsınızdır. Merakımdan soruyorum bu ismi siz mi buldunuz? Gerekçeniz neydi? Siz şirketinizin ismini nasıl anlamlandırıyorsunuz? Sizin gördüğünüz düşlerle, bizim gördüğümüz düşlerin bir gün gerçek olacağına inanalım mı?

Dr.M.Naci Çuhacı – Lütfen açıklamama izin verin; Düşmühendisi, benim kişisel TPE tescilli markamdır. Şirketimin tüzel adı ise Argestar Danışmanlık Ltd. Şti. ÇevkŞirket ise bu tüzel şirketimin TPE tescilli markasıdır. Vurguladığınız gibi düşler ve mühendislik. Bu maksatla; düşlerimizi/hayallerimizi AKILLI HEDEF (SAMART) hale getiren mühendislik boyutumdur.

Şöyle ki;
Specific: Belirli [somut ve sınırlı]
Measurable: Ölçülebilir [değerlendirme yapabilmek için; göstergeler]
Achievable: Ulaşılabilir ve elde edilebilir
Realistic: Gerçekçi [kaynak, imkân, kısıtlılık ve sorunlara bağlı olarak]
Time & Money costed: Zaman ve maddi maliyeti hesaplanmış

Rahim Taş – Bizler de en azından kendi düşlerimizin mühendisi olabilir miyiz? Bunun için koşullarımız uygun mu? Kriterleri var mıdır?

Dr.M.Naci Çuhacı – Düşmühendisi olmak için, öncelikle olumlu düşünme gücü; yapıcı doyumsuzluk, kendinle yetinmeme duygusu, asla pes etmeme, yılmama gibi daha çok yüksek duygusal zekâya sahip olmak gerekmektedir.

Alpay Ekici – Defterdar yardımcıları varken Müdür unvanlı kadroların Defterdar olarak atanmasını bir eğitim bilimci, yaşam koçu, siyasetçi olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Defterdar yardımcıları varken bu atamaları doğru bulmuyorum. Bu durum moral ve motivasyonu olumsuz etkilediği gibi, kariyer sistemine de uygun değildir. Eğer, bu süreç böyle devam edecekse yardımcılık poziyonluğu kaldırılmalıdır.

Rahim Taş – Maliye bakanlığında çalışanlar ikiye ayrılmaktadır. Gençler ve Yaşlılar. Gençler yaşlılara sabunluk gözüyle bakmakta, kendilerini yenilemeyip yinelediklerini düşünmekte, yaşlılar ise gençlerin acemi çaylak, iş bilmez, ama kendini bir şey sanma hastalığına yakalandıklarını düşünürler. Bunu psikolojik acıdan nasıl değerlendirirsiniz? Normal midir? Değilse normal olanı nedir?

Dr.M.Naci Çuhacı – Her iki düşünce tarzı ve yaklaşımı uygun değildir. Bu durumda özetle;
– Kendini bilmek
– Düne karşı adil olmak
– Bugüne karşı dürüst olmak
– Yarın için geniş ufuklu, fakat gerçekçi olmak.

Şenay Karalar – Performansa dayalı çalışma sisteminin dayatıldığını ve gerçek anlamıyla teşkilatımızda uygulanamayacağı inancındayım. Sizin bu konudaki görüşünüzü öğrenebilir miyiz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Hedeflerle, süreçlerle, projelerle yönetim şart.

Doğan Adıgüzel – Sorunlar ile çözümler kilit ve anahtar gibidir. Birbirine uymadıktan sonra ne sorun çözülür ne de üstesinden gelinebilir. Bir Kurumda da iç sorunlarınızı çözmediğiniz sürece etkinlik, verimlik ve gerçek anlamda faydadan da söz edemezsiniz. Kurumumuzu tanıyan birisi olarak Maliye Personelinin iç sorunlarını çözmek için bu konuda bir analiz yapsaydınız nasıl bir yöntem kullanarak işe başlardınız? Sorun ve çözüm noktasında sizin başlangıç noktanız ne olurdu?

Dr.M.Naci Çuhacı – Öncelikle bize özgü beceri karması yöntemini işe koşardım. Elde edeceğimiz
– İç çevrenin verileri
– Dış çevrenin verileri…

Rahim Taş – Biz maliyecileri hep ikiye ayırdık. Bunlara bir kaç örnek verecek olursam:
1. Ulaşılmaz olanlar
2. Uğraşılmaz olanlar
1. Soruna çözüm üretenler
2. Çözüme sorun üretenler
….gibi….. Sizin yaptığınız bir çeşitleme oldu mu?

Dr.M.Naci Çuhacı – Benim ki de (1) Oyuncular (2) Seyirciler (3) Sabotajcılar

Doğan Adıgüzel – Aksaray Gazetesinde yazdığınız “Bambu Ağacının hikâyesi” diye çok güzel bir köşe yazınızı okumuştum ve içerisinde birçok mesaj barındırıyordu. Bana göre insanların ümitsizlik anında bu yazıyı okuyup, hayatına nasıl yön verebileceği ve geleceğe dair planları konusunda güzel fikir veriyor. Uzun yıllar Maliye Personeli ile birlikte birçok konuda eğitim veren birisi olarak Maliye Personelinin umutsuzluk içinde olduğunu düşüyor musunuz? Umutsuzluk içinde olanların, ümitlerini tazelemek adına buradan vereceğiniz mesaj ne olur?

Dr.M.Naci Çuhacı – Yazdığınız gibi, “Bambu Ağacının Hikayesi”ni okusunlar. Ve elbette 2U + 2H’ları olsun. Bunun için de öncelikle SWOHP Analizi yapsınlar/yaptırsınlar…

Bülent Papuccu – İnsan Kaynakları Yönetimini anlatırken, “açık kapı, yuvarlak masa” gibi tabirler kullanıyorsunuz. Bakanlığımız Taşra Teşkilatı birimlerinden olan Malmüdürlüklerinde 2, 3 çalışanla hizmet vermeye çalışıyoruz. Kapı zaten hep açıkta, yuvarlak masaya kim oturacak?

Dr.M.Naci Çuhacı – Süreç içerisinde Malmüdürlüklerini ziyaret ettim. Çoğunlukla olmasa da bir kaç kişi ile çalışan Müdür/Müdür Yardımcısı arkadaşlarımız var. Ki, onlar da en azından haftada bir yuvarlak masaya oturmalıdırlar.

Şenay Karalar – Kişisel gelişimde 2U+2H Ufuk,Umut, Heves ve Heyecan açıklamasında bulunmuşsunuz. Bunlarla ufkumuzu geniş tutup umutlarımızı yerine getirmede kendimizi heveslendirip heyecanla gerçekleştirmeye çalışmamız gerektiğini mi anlamamız gerekiyor? Değilse kişisel gelişimimizi daha verimli bir şekilde nasıl geliştirebiliriz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Anlıyorum sizi. O halde onlara sol elimi uzatayım.

Bülent Papuccu – Sizce eleştiri nedir? Bazen Bakanlığımız uygulamalarını eleştiren yazılar yazıyoruz. Bakanlığımızın bu eleştirilere tavrı hakkında bir fikriniz var mı?

Dr.M.Naci Çuhacı – İnsanların genel psiko – sosyal özelliklerinden biri de eleştirilmekten hoşlanmayışlarıdır. Ancak, duygusal zekâsı üstün bireyler eleştirileri bir armağan olarak görürler. Yine de benim önerim sizlere sandviç tekniği kullanarak eleştiriniz. Olumlu-olumsuz-olumlu. Ayrıca, eleştiriler kanıta dayalı olmalıdır.

Rahim Taş – Yaşam koçluğu toplumda henüz benimsenmiş bir olgu değil kanımca. Böyle bir duruma gerçekten ihtiyaç var mıdır? Yoksa sektör yaratmak adına insanların zaafından yararlanarak uydurulmuş bir kavram mıdır?

Dr.M.Naci Çuhacı – Mevcut duruma baktığımızda ve bu manada araştıran-sorgulayan ve öğrenen insan azlığından bir meslek olarak karşımıza çıkmıştır.

Rahim Taş – Değişime direnç gösteren bir toplum olduğumuzu düşünüyorum. Bu acaba değişimle birlikte dönüşümü gerçekleştirebildiğimiz için midir? Bunu nasıl aşabiliriz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Değişimi “öndekileri yakalama yarışı” diye tanımlarsak ve birey alışkanlıklarını gözden geçirme alışkanlığına sahip olursa direnç azalır. Ve Dönüşüm (lider olma) gerçekleşir…

Rahim Taş – Mandıra filozofu diye bir karakter cıktı ortaya; “ben kişisel gelişime karşıyım, gelişeceksek toplum olarak hep birlikte gelişelim ” diyerek, tüm kişisel gelişimcilerin tezlerine gönderme yaptı. Bunu nasıl değerlendirmektesiniz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Öyle olsa idi, Japonlar “Kaizen” felsefesini ortaya atmaz ve uygulamaya geçmezlerdi. Süreçte Odaklı iyileştirmeler yaparak geliştiler.

Janet Güler – Sosyal ve eğitime yönelik olarak pek çok çalışmalarınız olduğunu biliyoruz pek çok sorununda eğitimsizlikten kaynaklandığı da biliniyor, buna rağmen daha güzel daha iyi şartlarda yaşayabilmemiz için neler yapmalıyız. Bireysel olarak da toplumsal olarak da nasıl bir yol izlemeliyiz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Başarı hikâyesi yazmış insanların hayat hikâyelerini dinleyiniz ve/veya haklarında yazılanları; rahmetli Prof.Dr. Arman Kırım’ın kitaplarını okuyuz. İnovasyon kavramı ve uygulamalarını takip ediniz. İsrafı önleyiniz. Sonuç odaklı zaman ve zamanlama yönetimi sergileyiniz. Hobiler edininiz. Her anı gözden geçirin, her şeyden evvel alışkanlıklarınızı sorgulama alışkanlığı kazanınız. Hayatınıza değer katan/katmayan süreçleri analiz edin, yorumlayınız ve değerlendiriniz.

Janet Güler – Başarılı olmanın ilk kuralı çalışmak siz bu kadar başarılı olmanızı çalışmanın dışında hangi özelliklerinize bağlıyorsunuz.

Dr.M.Naci Çuhacı – Çalışmak değil, AKILLI ÇALIŞMAK. Belli bir şeyi en iyi öğrenen değil, devamlı öğrenen bir insan olmak… Psikolojik sermayemin güçlü olması (mesleğime yönelik duygularım: kabul etme-benimseme-sahiplenme-adama) VE LİDERLİK PSİKOLOJİM: Öncülük Güdüsü- Başarı İnancı- Sorumluluk Algısı-Özgüven-Gerçekçi İyimserlik-Olumlu Yaklaşım-Pes Etmemek.

Doğan Adıgüzel – Bakanlığımız taşra ve merkez birimlerine Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkanlığınca yaptırılan anketin bir sorusunda “ Gelişiminizi ve işinizi olumsuz etkileyen faktörler varsa, bunlar nelerden kaynaklanmaktadır” sorusuna verilen cevapların Maaş/Ücret düzeyinin tatminkâr olmaması seçeneği % 62 oranı ile personelin gelişimi ve işini olumsuz etkileyen en önemli faktör olurken, bunu “Motivasyon Eksikliği” (% 40), “İletişim Eksikliği”(% 33) olarak takip etmiştir. Bunlardan (Maliye personelinin Maaş/Ücret Politikası haricinde) Motivasyon Eksikliği ve İletişim sorununu çözmek için Uzun yıllar Maliye personeline eğitim verip etkileşim içinde birisi olarak sözü edilen sorunları çözme adına önerileriz nelerdir?

Dr.M.Naci Çuhacı – Bu sonuç şaşırtıcı benim için. Ücretin 3. sırada çıkmasını beklerdim! Aşağı yukarı son on yılda sadece Maliye Bakanlığında çeşitli kademelere 40’ı aşkın ayrı konuda eğitim verdim. Hala “Motivasyon Eksikliği” ve “İletişim” sorunu sürüyorsa, bunun bir eğitim sorunu olmadığını YÖNETİM ve ORGANİZASYONEL YAPILANMA sorunu olduğunu düşünürüm. Bu amaçla Yönetim paradigmalarımızı gözden geçirmek; Karar Yaklaşımında İnovasyon, Değişim Yönetiminde İnovasyon ve Organigram Açılımlı İnovasyon gibi uygulamalara geçmek gerekmektedir.

Rahim Taş – Verdiğiniz eğitimlere katılmış birisi olarak, geri döndüğümüzde “memleketi kurtarma” idealiyle iş ve işlemlere girişirken, “eğitim çok verimli oldu bol bol saunaya girdik” diyen üst yöneticilerin “icat çıkarma, eski köye yeni adet mi getireceksin” direnç ve şevk kırmalarıyla karsılaştık bol bol. İnsanın kendini yenilemeyip, tekrarlamasını eğitimlerin önündeki engel olduğunu da belirtmektesiniz. Peki, sayın hoca, idealistlerle saunacılar arasındaki savaşı kim kazanacak sizce veya bu savaş hangi taktiklerle sürdürülmelidir?

Bülent Papuccu – Tarih boyunca saunacılar kazanmıştır. İdealistler çalışmış, saunacılar kaymağını yemiş. Hatta adı bile var, “Sauna çetesi.

Dr.M.Naci Çuhacı – İdealistler kazanacaktır. Zira kamu ve özel sektör insan kaynaklarına “beyin – yürek yatırımı” yapmaya devam etmektedir…

Şenay Karalar – Sizce idealistler ne zaman kazanacak?

Dr.M.Naci Çuhacı – 2023 yılında…

Rahim Taş – Eğitimlerine katıldığınız yöneticilerde “dediğimi yaptırırım” diyenler mi çoğunluktaydı, “yaptığımı yaptırırım” diyenler mi? (en iyi nasihat örnek olmaktır önermesinden hareketle) Ayrıca, eğitimine katıldığınız yöneticiler, lider miydi, yönetici miydi? Bunu o kısa sürede fark edebildiniz mi? Fark edebildiyseniz sırrı nedir?

Dr.M.Naci Çuhacı – En büyük sıkıntılardan biri de genelde “karar sürecine” astların katılmamasıdır. KATILIMCI YÖNETİM (Yönetişim) uygulamaları gerçekleşecektir. Önümüzdeki yıllarda dikdörtgen masaların yerini yuvarlak masalar alacaktır. Daha sonraları ise akıllı binalar artacak, memurlar esnek çalışma ortamlarında çalışacaklar, hatta evlerinden işlerini yürüteceklerdir.

Doğan Adıgüzel – “Derdime derman aradım, dermanım derdim imiş” Maliyenin her kademesiyle birebir ve iç içe birisi olarak sizce Maliye personelinin derdi/dermanı nedir?

Dr.M.Naci Çuhacı – Aslında yukarıda yazdıklarıma bakıldığında bu sorunun cevapları var. Kısaca, personel yönetiminden insan kaynakları yönetimine, insan kaynakları yönetiminden yetenek yönetimine geçildiğinde sorunlar hemen hemen tümüyle ortadan kalkacaktır.

Bülent Papuccu – Yunanlılar şöyle dermiş; “bir saatler, bir de aptal Almanlar çalışır. Bizler hayatın keyfini çıkarırız.” Sizce hayatın keyfini çalışmayanlar mı çıkarıyor?

Dr.M.Naci Çuhacı – Kişisel farklılıklar vardır. Ancak, Yunanlılar ile Almanların yaşam kalitesine bakmak lazım. Hangisi gelişmiş bir ülke gelir seviyesi ne kadar? AB ve başta Almanya olmasa Yunanlılar açlıktan ölecekler!

Doğan Adıgüzel – Hocalardan biri final sınavında sınıfa gelmiş ve sınav sorusu olarak tahtaya, “Neden” yazmış. Öğrenciler ilk önce ne yazacaklarını şaşırmışlar, sonra herkes bir şeyler yazmaya başlamış. Yalnız bir öğrenci, sınavın ilk dakikasında kâğıdını teslim etmiş ve tam 100 puan almış. Şimdi size MALİYE ile ilgili tek kelimelik “NEDEN” şeklinde bir soru sorsam sizin cevabınız ne olurdu?

Dr.M.Naci Çuhacı – Neden olmasın ki?

Fatma Ünal – İçinde bulunduğumuz toplum gitgide yozlaşmakta, beyinleri uyuşturulmakta ve hızlı gelişen teknoloji nimetleri dinamik beyinleri tembelliğe itmektedir. Nerdeyse bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyecek kadar bencilleştik. Siz bir eğitimci olarak bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz. Gelecekten umutlu musunuz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Genelde insan ilişkileri açısından size katılıyorum… ArGe ve İnovasyon açısından umutluyum. Yeni yepyeni bir yaşam tarzı oluşuyor. Yeni kuşakların bizden farklı olması doğal. Onlar öyle mutlu oluyor-olacaklar. Teknoloji açısından gelecekten umutluyum. Birçok gencimiz inovasyon peşinde koşuyor. Organize sanayi bölgeleri, teknokentler hızla gelişiyor ve artıyor. Yakın bir gelecekte havada uçuşan otomobiller üretilecek. Uzayda dolaşım artacak.

Semra Güngör Yıldırım – Toplam Kalite Yönetiminin kurumlarda gerçekten işe yaradığını düşünüyor musunuz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Hangi kurumda TKY işe yaradı ki? ISO 9001 KYS’ni TKY diye tanımladılar ve kırtasiye yükünden bıktılar. Maliye dâhil olmak üzere tüm kamu vazgeçti… TKY bir ilaçtır… Ama anlayıp uygulayabilene. Özel sektör uyguladı, uygulayanlar var, bitirenler ileri seviyelerde yeni uygulamalar içindeler (EFQM, Six Sigma, WCM gibi)…

Doğan Adıgüzel – Maliye Bakanlığında ki görevde yükselmeler genellikle sınav sistemi ile adil bir şekilde yapılmaktadır. Bir üst göreve atanmak için Müdür Yardımcılığı Defterdar Yardımcılığı sınavlarını başarmak ve namzet olarak çalıştıktan sonra da ya sınavla ya da takdir yetkisiyle üst göreve atamalar yapılmaktaydı. Şimdilerde ise sınavsız olarak yapılan atamalar ise takdir yetkisine dayanır ve genel olarak referansların önemli bir yeri vardır. Sizce Çıraklığını yapmadığın bir işin Ustalığı yapılır mı? Defterdar Atamalarının da Sınav sistemi ile yapılması mümkün müdür? Liyakate dayalı bir atama sistemini Nasıl olmalı?

Dr.M.Naci Çuhacı – Görevde yükselmeler sınavlar ile yapılmakta, öncesinde ve sonrasında da arkadaşlarımız eğitimlere katılmaktalar. Seçme sürecinin yanlış anlamaya veya dedikoduya sebebiyet verilmemesi saydam ve belirli değerlendirme kriterlerine göre yapılmasında fayda vardır. ÖNCE CEFA SONRA SEFA… Sadece Defterdar Atamaları değil diğer kurumların İl Müdürleri de takdir yetkisine göre atanmaktadır. Ve bu süreçte de politik-yasal güçler ile sosyo-kültürel güçlerin etkin olduğu dile getirilmektedir. Bu süreç tartışılmaktadır. Bundan dolayı kapsamlı bir çalışma gerekir…

Rahim Taş – Hanımefendi Çuhacı’nın gözündeki Naci Çuhacı verdiği eğitimlere uygun davranışlar sergıiliyor mu? Şikâyet ettiği ve sizin de kabul ettiğiniz hususlar var mıdır?

Dr.M.Naci Çuhacı – Zaman zaman “dinleme” sorunu! Evde dağınık oluşum… Az konuştuğumuz! Bunlar kulak verdiğimde iyileşmeler başladı…

Serpil Güner – Severek girdiğim bu teşkilatın ileride daha iyi şartlarda ve konumda olması ve tekrar saygınlığını kazanmasını ümit ediyorum. Sizin bu konuyla ilgili görüşlerinizi öğrenebilir miyim?

Dr.M.Naci Çuhacı – Kötümser değilim. Sizlere göre kıyaslama imkânım çok daha fazla, Kurumunuz saygın ve güçlü. Bazı eksikliklere rağmen…

Janet Güler – Baltamızı bileyliyoruz, çalışıyoruz, inanıyoruz ve kararımızdan da geri dönmüyoruz. Buna rağmen dış etkenler bizim hayatımızı olumsuz etkiliyorsa, hata nerde acaba? Bu sorunu sizce nasıl çözebiliriz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Değiştirebileceklerinize ve değiştiremeyeceklerinize bakınız.

Rahim Taş – Kendinize SWOT analizi yapsanız, Güçlü yanlarınızı, Zayıf yanlarınızı, Fırsatları ve Tehditlerinizi nasıl sıralarsınız?

Dr.M.Naci Çuhacı – Kısaca yazayım…Güçlü Yanlarım: Liderlik, iletişim, ilişkiler ağını yönetmem, mesleki uzmanlığım, dostlarım.. Zayıf yanlarım: Duygusal olmam. Fırsatlarım: Mesleğim, Ankara’da yaşıyor olmam. Siyasi erk. Risklerim/Tehditler: inatçılığım, çok seyahat ediyor olmam…

Rahim Taş – Dış görünüş önemli değil, önemli olan iç güzelliğidir diyenlerin uğur böceğini sevip hamam böceğinden tırsmalarına ne dersiniz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Dış görünüm (imaj) de önemlidir, iç güzellik de…

Rahim Taş – Düşünen adam heykelinin tımarhaneye tıkıldığı bir ülkeden düşünen adam çıkar mı?

Dr.M.Naci Çuhacı – Bu tür istisnalar yaşanmaktadır maalesef! Ancak, özel sektör düşünen adamların sayesinde başarılıdır.

Rahim Taş – Çocuklara güzel bir dünya bırakmak mı, yoksa dünyaya güzel çocuklar bırakmak mı amaç edinilmelidir?

Dr.M.Naci Çuhacı – Her ikisi de. Bir süre sonra dünyaya güzel çocuklar.

Rahim Taş – Bir insanı dinlediği müzikten tanımak mümkündür inancındayım ben. Müzik de ruhun gıdasıdır derler. Siz ne tür müzik dinlersiniz, ne tür müzikler sizde gıda zehirlenmesi yapar?

Dr.M.Naci Çuhacı – Daha çok sanat müziği. Bazı yabancı slow parçalar. Arabesk zehirler!

Rahim Taş – Maliyede akraba evliliği sonucu doğmuş kişi olduğunu düşünüyor musunuz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Sanmıyorum!

Bülent Papuccu – Sizce yatay yönetim nedir? Faydalı mıdır? Gerekli midir? En üsttekiler neden kendilerini değil de kendinden aşağıda olanların yatay olmasını ister?

Dr.M.Naci Çuhacı – Dikey örgütlenmedeki gibi katı bir hiyerarşi yoktur. “Bireysel Akıl Yerine Ortak Akıl; Birey Yerine Ekip, Emir Yerine Koçluk; Sonuç Odaklılık Yerine Süreç Odaklılık; Çok Çalışmak Değil Akıllı Çalışmak” gibi uygulamalar Yatay yönetimde daha kolay işler. Yönetim kademelerini birbirinden ayırmak doğru değildir. Hatta özellikle üst kademelerde yatay yönetim uygulaması gerekir. Ancak; bu LİDERLİK ile ilgili bir şeydir. Unutulmamalıdır ki; Liderlik yürekte başlar, kafada değil! Güvene dayalı olarak gelişir, talimatlarla değil!

Doğan Adıgüzel – ”Düşünmek ve söylemek kolay, fakat yaşamak, hele başarı ile sonuçlandırmak çok zordur.” Ziya Gökalp… Siz iyi bir eğitimci ve Koç olarak Düşündüklerinizi ve söylemek istediklerinizi kendi yaşantınızda başarı ile sonuçlandırmışsınız. Size göre başarıya giden her yol mubah mıdır? Hak ve adalet kavramı neyi ifade ediyor?

Dr.M.Naci Çuhacı – Elbettedir ki, her yol mubah değildir. Aksi halde KUL HAKKInı nasıl ödeyeceğiz?

Doğan Adıgüzel – Maliyecilik mesleği çok özveri isteyen, yoğun çalışma gerektiren zor bir meslek ve ağır yan etkilerinin olduğu ve bunlardan bazıları; unutkanlık, kalp krizi, şeker tansiyon… Meslektaşlarımızın bu tür mesleki hastalıklara yakalanmaması bir yaşam koçu olarak tavsiyeleriniz neler olur? Sizin de Meslek hastalığınız var mı?

Bülent Papuccu – Çok çalıştınız, çok çaba sarf ettiniz, tam alacağım, o iş benimdir artık deyip ona göre plan yaptığınız bir anda, sizden daha zayıf, eğitimi daha kalitesiz verecek olan bir rakibiniz planladığınız ve üzerinde çalıştığınız eğitimleri sizin elinizden aldı. Bunu da kimseye anlatamadınız. Tavrınız ne olurdu?

Dr.M.Naci Çuhacı – 1998 den beri sektördeyim. Zaman zaman yaşadım ve çok öfkeli oluyorum. Sonrasında yaşamamak için strateji üretiyorum.

Doğan Adıgüzel – Hiç bir dil özlemin acısını kaldıracak güçte değildir? Sizin yaşamdaki özlemleriniz nelerdir? Özlemleri gidermenin en kolay yolu nedir?

Dr.M.Naci Çuhacı – Özlem (düş, hayal) ile ilgili Hisarönü/Marmaris hayatımı yazmıştım… Özlemleri gidermenin en kolay yolu: ODAKLANMAK.

Semra Güngör Yıldırım -“Her insan kendine yakışanı yapar. Çünkü kalite asla tesadüf değildir” derken buradaki kalite kime neye göre belirlenir sizce?

Dr.M.Naci Çuhacı – Kalite çok değişkendir. Kişiden kişiye göre değişir ve bu kapsamda fikir birliği yoktur. Özel de ise kaliteyi müşteri belirler ya da tekrar aranılıyorsan kalitesindir.

Doğan Adıgüzel -Hayatı ince eleyip sık dokuyarak mı, yoksa içinizden geldiği gibi mi yaşamayı seversiniz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Ağırlıklandırma durumdan duruma göre değişmektedir.

Rahim Taş –Yalnızlığa yelken açmış birini yokluğumuzla korkutabilir miyiz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Umurunda olmazsınız!

Bülent Papuccu –Ders verirken mi, dersin ücretini konuşurken mi daha çok konsantre olursunuz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Ücret umurumda olmaz.

Doğan Adıgüzel –Ey para! Diğer tarafta seninle karışılacağımı hiç sanmıyorum. Çünkü dünya malı dünya da kalır. Bir de “Paranın açmadığı kapı yoktur.“ diye bir söz vardır. Genelde insanların birçoğu buna katılmadıklarını belirtirler. Para konusundaki bu iki tezat fikir karşısında sizin bu konuda ki düşünceleriniz nedir?

Dr.M.Naci Çuhacı – Şehirlerde onsuz olmuyor. Köylerde ise bahçede domates, soğan varsa, tarlada buğday (bunlar için de biraz da olsa para lazım) gel keyfim gel. Ancak rahmetli kayınbabam derdi ki, “oğlum paran olacağına dostun olsun.” Bunun doğruluğunu çok yaşadım.

Janet Güler –En iyi iletişim şekli konuşarak yapılandır ama konuşulma aşaması geçilmiş ve sorun çözülememişse, bazı insanlar tepkilerini susarak gösterirler vücut diline göre bu hareket etkili midir değil midir? Daha doğrusu böyle bir tepki normal midir? Öneriniz nedir?

Dr.M.Naci Çuhacı – Herkes, bedenin dile getirdiklerini çözemez ki.

Doğan Adıgüzel –“İnsan sahip olduklarının toplamı değil, fakat henüz gerçekleştiremediklerinin toplamıdır.” (Jean Paul Sartre) Sizin hayattaki toplamlarınız sahip olduklarınız mı, yoksa gerçekleştiremedikleriniz mi daha ağır basıyor? Size hayat dersem tek kelimeyle ne derdiniz?

Dr.M.Naci Çuhacı -Dünyanın birinci harikası.

Janet Güler –Bende hayata bakış açınızı hayat felsefenizi bir kaç kelimeyle yazar mısınız?

Dr.M.Naci Çuhacı – İste-Dile-Yaşa ve Şükret. Yaşamak istediğiniz her ne ise ona “Odaklanın”.

Janet Güler – Sadece odaklanmak yeterli mi? Şartları değiştirmek çok zor.

Dr.M.Naci Çuhacı – Olaya “Olumsuz Yaklaşmak” ile zorluk artar!

Janet Güler – Biliyorum pozitif enerji, pozitif yaklaşımlar, pozitif şeyleri çekermiş. Hayat sürprizlerle doludur desem ne dersiniz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Alın yazısını okuyamadığımız için sürpriz der geçeriz ve inanırım.

Janet Güler – İnsan kaderini değiştirebilir mi?

Dr.M.Naci Çuhacı – Kaderin değişmeyeceğine inanırım. İnsanın kaderini değil, fiilini değiştirmesi mümkündür.

Ünal Olcar – Genellikle birçok şirketin ve kurumun Misyon ve Vizyon arasındaki farkı ayırt edemediklerini görüyoruz. Bu kurum veya kuruluşlarda genellikle “Değerlerimiz” vardır ancak vizyonlarını ve misyonlarını tanımlamalarını istediğimizde her ikisi için de aynı tanımı yapmaktadırlar. Peki, bunların farkı nedir? Önemli midir? Vizyon sahibi olmayanın misyonundan söz edilebilir mi?

Dr.M.Naci Çuhacı – Haklısınız, birçok kurumda ben de rast geliyorum. Söz konusu kavramlara klasik tanımlamadan öte bir özgün bir tanımlama getireceğim.
Canlının kalbi: hedef
Canlının gözleri: vizyon
Canlının elleri: misyon

Doğan Adıgüzel – Einstein’ın çok güzel bir sözü var “Sorunları onları Üreten kafalarla çözemezsiniz” Bir de ” Umut Fakirin Ekmeğidir” şeklinde bir atasözümüz. Diyelim ki; siz bürokrat olarak bir yerlere gelip yükselmek istiyorsunuz. Ancak, üstlerinizin sizin hakkınızda önyargısı var. Karman çorman bu durum karşısında Yaşam koçu olarak sizin çözüm yolunuz ne olurdu?

Dr.M.Naci Çuhacı – Anlıyorum sizi. Kurumu, yöneticileri ve bu kapsamda zihniyeti değiştiremeyeceksem kurumu terk ederdim.

Ünal Olcar – “Durup durup icat çıkarma” diyen annem yüzünden bilim adamı olamadım ben. Hâlbuki ben maliyeci olmak değil, mucit olmak istiyordum. Eğer, siz bir mucit olsaydınız neyi icat etmek isterdiniz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Yepyeni bir dünya.

Rahim Taş –
Azmi inovasyonla bilemek ne demektir? Bu ifade bir tercümeden ibaret midir, yoksa gerçekten içselleştirilen bir kavram mıdır?

Dr.M.Naci Çuhacı – Esasında kendini keşfet ve özellikle cevherinin farkında ol! Anlamında kullanılabilir. Toplumsal, kültürel ve idari ortamda yeni yöntemlerin kullanılmaya başlanması anlamına gelen yenilik kavramı, Türkçede İngilizce ‘”İnnovation” kelimesinin karşılığı olarak kullanılmaktadır. Dilimize olduğu gibi girdi. Kavram birliği yok. Bir açıklama vereyim: Rakipler üzerinde avantaj sağlamak ve yenilikçi olmak için Tasarımda, Üretimde, Ürün pazarlamada Hizmette yeni yaklaşımlar geliştirmek. (Dictionary of Business, 2002). Türk Dil Kurumu’nun da ‘innovation’ sözcüğünü yenilik olarak Türkçeleştirdiği ve yeniliği “var olan bilgi birikiminden yola çıkılarak daha gelişmiş, daha kaliteli, daha işlevsel yeni ürünler, üretim süreçleri, örgütlenmeler ve yönetim uygulamalarının geliştirilmesi” olarak tanımladığı görülmektedir. Bana Göre Özetle; Hammaddesi kalıpötesi düşüncedir.

Veysel Çelikdemir – Kurum içi uzmanlık sınavları kaldırıldı, bu da kurumdaki memurlarda moral motivasyon açısından olumsuz bir durum bence. Sizce genel olarak yanlış giden uygulamaları ve bunun sonucunda personelin bozulan moral motivasyonunu bakanlıklardaki yetkililer neden görmezler?

Dr.M.Naci Çuhacı – Görüyorlardır ve vardır bir düşündükleri.

Serpil Güner – Verdiğiniz eğitimler de etkisi altında kaldığınız değişik şeyler yaşadınız mı?

Dr.M.Naci Çuhacı – Benim kazanımlarım; yeni dostluklar-yeni öğrenmeler- yeni kültürler. Birçok insanın ise araştırmadığını, okumadığını, gezmediğini, alışkanlıklarını gözden geçirmediğini ve kısaca bazılarının da “ot” gibi (affedersiniz) yaşadıklarını anladım.

Veysel Çelikdemir – Bir eğitimci olarak, eğitim sistemine genel olarak bakış açınız nasıldır?

Dr.M.Naci Çuhacı – Milli eğitim politikamız yok. İnsan yetiştirme düzenimiz üzerinde çok sık oynandı. Kısaca, öğrenen ve yenilikçi bireyler yetiştirirken “değerler” eğitimi üzerinde durulmalıdır.

Mustafa Işık – Maliye Bakanlığının mensupları için iki cümlelik bir şeyler yazmak durumunda kalsanız neler yazardınız?

Dr.M.Naci Çuhacı – Saygıdeğer defterdarım, dünyamızda öncelikler kendilerini sürekli yenileyen, eleştirebilen, sorgulayan, yenilikçi, görev aşkı ve sorumluluk bilinci yüksek pozitif insanlara verilmektedir. Bu bağlamda, kendi yeteneklerimizin de yükseltilmesi yollarını aramamız gerekecektir. İş yerinde sık sık yemek saatini sormak yerine, John Kennedy örneği “ben bu kuruma ne vermekteyim, ne gibi bir katkım olmakta?” gibi soruları sormamız ve onlara somut yanıtlar aramamız daha akılcı olacaktır. Diğer yandan hayatımız sadece Maliye Bakanlığı’nda geçmemektedir. Küresel bir dünyada yaşıyoruz ve çokgen düşünceye sahip olmamız gerekiyor.

Sibel Polat – Eğitim verdiğiniz diğer teşkilatların mensupları ile maliye çalışanları arasında bariz bir fark var mı?

Dr.M.Naci Çuhacı – Maliyeciler her zaman öncü ve öndedirler. Bunun tersini düşünen maliyeci varsa, henüz “kendisini keşfetmemiş ve tanımamıştır” diyebilirim…

Sibel Polat – “Düş mühendisi” benim kendime bulduğum unvana çok yakın “Düşişleri Uzmanı” derim kendime. Rahim Taş üstat bir yazar. Ona “Cümle mühendisi” desek nasıl olur?

Janet Güler – Ben Rahim Taş üstadımıza kelime mühendisi diyorum sözcükleri çok güzel kullanıyor bir kelimeyi bazen bir cümle kadar anlamlandırıyor. Çok başarılı.

Dr.M.Naci Çuhacı – Tanımlamanız “kabul etme, benimseme, sahiplenme ve adama” gibi duyguları içeriyorsa sorun yok! Gelelim Rahim Taş bey’e; o’na “sözmühendisi” derseniz daha çok yakışır.

Janet Güler – O söz mühendisi, kelime mühendisi, yaratıcı zekâ.

Bülent Papuccu – Hangi yönetici konuşmaya başlasa büyümekten gelişmekten bahsedip iyi bir şey olduğunu savunur. Ben büyümenin o kadar da iyi bir şey olmadığını düşünüyorum çünkü sonsuz büyüme diye bir şey yok. Sizin düşünceniz nedir?

Dr.M.Naci Çuhacı- Büyümenin / gelişmenin / mükemmelliğin sonu yoktur! “aramaktan asla vazgeçmeyeceğiz yolumuz başa dönmek bile olsa o yeri ilk kez tanıyacağız” : insanın doğasında vardır.

Sibel Polat – İnsanların eğitilme konusunda istekli olması gerekmez mi? Eğitilmesi mümkün olmayan ümitsiz vak’alarla karşılaştınız mı?

Dr.M.Naci Çuhacı – İstek zorunludur. Az da olsa ümitsiz vak’alarla karşılaştım.

Veysel Çelikdemir – Teşkilatı tanıyan biri olarak, bakanlıktaki yetkililerin bizim sayfaları takibini nasıl sağlayabiliriz?

Dr.M.Naci Çuhacı – Takip ettiklerini düşünüyorum ve biliyorum.

Sevim Atar Bakırhan – Eğitim sistemimiz düşüncelerimizi ipotek altına alıyor mu? Düşünme, sunulanı bil, söyleneni dinle, senin fikrin değil sana fikir verenlerin fikri doğrudur. Öğretmeye niyetli miyiz yoksa pazarlaması mı yapılıyor?

Dr.M.Naci Çuhacı – Öyle olsa bile, birey olduğumuzun ve biricik olduğumuzun farkında olarak beynimizi ve yüreğimizi işe koşmalıyız.

Rahim Taş – Bir de kitap projesi üzerinde çalışıyorum. Bu, sohbet diye nitelendirdiğimiz sorular ve verdiğiniz yanıtlardan da alıntılar yapmam da sizin açınızdan bir sakınca var mıdır?

Dr.M.Naci Çuhacı – Rahim bey, yazdıklarımıza hızlıca bir göz attığımda ne kadar çok ve özgün konulara değinmişiz. Gerçekten buradan ciddi makaleler çıkar. Kitabınız için sizi tebrik ediyorum. Buradan alıntılar yapmanız ise beni onurlandırır. Çok teşekkürler.

Rahim Taş – Değerli Hocamız Sayın Dr.M.Naci Çuhacı’ya, bizlere zaman ayırma teveccühü gösterdiği için, çok önemli ve değerli bilgi ve birikimlerini bizlerle içtenlikle paylaştığı için teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

Dr.M.Naci Çuhacı – Sevgili arkadaşlarımız, başta Sayın Rahim Taş olmak üzere hepinize çok teşekkür ediyorum. Sayenizde bu söyleşi düşündürücü-öğrenici-öğretici ve keyifli geçti. Kendinize iyi davranın. Hoşça ve sevgiyle kalınız. Barış, huzur, sevgi ve saygının olduğu bir dünya düşüyle…

istek, görüş ve önerileriniz için