26 Mayıs 2019 naci cuhaci

İNSAN İLİŞKİLERİNİ “AKORT ETMEK”

Çağımız yönetiminde ‘insan’ önem kazanmış ve yönetim insancıllaşmıştır. Artık, işletmelerde, insanın insan yönü elde edilerek çalışmaya yönlendirilmesi ve verimli olması istenilmektedir. Yönetici/üst, alt kademedeki personelle bütünleşmekte ve özdeşleşmektedir: onlarla aynı elbiseyi giymekte, aynı bareti takmakta, aynı yemekhanede aynı yemeği yemekte, aynı araçla seyahat etmekte; personeline adıyla hitap etmekte, ceketsiz görüşmekte, birlikte çay içmekte, samimi ilişkilere girmektedir. Artık, yönetimde katı kurallar ve kalıplar yerine, ortak amaçlar ve ortak kurallar gelişmektedir. Yöneticiler ya da üstler artık fildişi kulelerde oturan, sadece emir veren, her şeyi denetleyen erişilmez kişiler değildir. Yönetici ya da üstler artık, işçiyle astlarıyla oturup konuşan insandır. Alt kademeye inen, işbaşında onu yönlendiren ve iş görenle direkt görüşen insandır. Artık, yönetimde verimliliği sağlayan etki, sadece fazla para verilmesi veya fiziki şartların iyileştirilmesi değil, çalışanlara gösterilen yakın ilgi ve özendir.

Yönetim insanlara önem verirse, insanlar (çalışanlar) da yönetime önem verirler. Yöneticilerin/üstlerin çalışanlara gülümseyerek bakması, onlarla tokalaşması, konuşması ve aralarında dolaşması bile insan olarak onlara önem vermesi demektir. Yumruğunu masaya vuran, kaşlarını çatan, selam almayan-vermeyen, astlarıyla konuşmayan, astlarını karşısında ayakta tutan yöneticiler/üstler artık tarihte kalmıştır. Çünkü insanlar eskiden karın tokluğuna zorla çalıştırılırdı. Bugün ise, insanı çalıştırmak, ancak insanı kazanmakla mümkün olmaktadır.

İnsanların Psiko-Sosyal Özellikleri

İnsanlar; sevilmekten ve övülmekten hoşlanırlar; tenkit ve şikayet edilmekten hoşlanmazlar; kendilerini daima haklı ve rakipsiz görürler. İnsanlar, sözlerden çok eylemlere önem verirler; söz ve davranışlarda tutarlılık ararlar. Her insan kendisinin yetenekli ve başarılı olduğunu kabul eder. Her insan bağımsız olmak, kendi kaderine hakim olmak ve diğer insanlardan farklı ve üstün olmak ve hatta ‘tek’ olmak ister. Bu nedenle herkes kendisini olduğundan fazla görür. Çünkü insanların hayal güçleri ve bilinçaltları çok güçlüdür.

Ayrıca, herkesin kendisine özgü bir kişiliği vardır. Herkesin farklı duygusu, inancı, amacı, çıkarı, tavrı ve tarzı vardır. İşte insanlar bu yapılarıyla (çelişkileri ve özellikleriyle) insandır. Başarılı ve yararlı insan ilişkileri açısından, insanların psiko-sosyal yapısını oluşturan bu çelişkilerin ve özelliklerin bilinmesinde yarar vardır. Bu özelliklerden bazıları şunlardır:

• Her insan sevilmek ve sayılmak ister.
• İnsanlar tenkit ve şikayet edilmekten hoşlanmazlar.
• İnsanlar daima kendilerini haklı görürler.
• Herkes kendisini olduğundan fazla görür.
• Herkesin farklı görüşü ve düşüncesi, duygusu ve inancı, amacı ve çıkarı vardır.
• Herkesin kendine özgü farklı tavrı, davranışı, üslubu ve usulü vardır.
• Herkesin bir kişiliği vardır.
• Herkesin bir ilgi alanı vardır.
• Herkesin belli bir gücü ve çevresi vardır.

İnsan ilişkilerinde Etkili On Söz

Günlük yaşamda, insan ilişkilerinde en etkili ve geçerli olan ifadeler ve sözler aşağıdaki 10 cümlecikte toplanmıştır. Bu sözler ve ifadeler başarılı etkili insan ilişkilerinin anahtarıdır:

1) Size nasıl yardımcı olabilirim?
2) Siz ne düşünüyorsunuz?
3) Size katılıyorum (Haklısınız)
4) Sizi kutlarım!
5) Rica edebilir miyim/ Müsaadenizle/Lütfen!
6) Bu konuda hatalıyım
7) Özür dilerim/ Affedersiniz/Üzgünüm
8) Teşekkür ederim
9) İyi günler/Saygılar!
10) Biz

Bu arada, insan ilişkilerinde en az kullanılması veya hiç kullanılmaması gereken sözcük de, “BEN” dir. “Ben” yerine daima “BİZ”, “Şirketimiz”, “Ailemiz”, İşletmemiz”, “Müdürlüğümüz”, “Fabrikamız” vb. demek daha etkilidir (Atatürk, “Ben” dememiş, hep “Millet” demiştir).

Hayatta başarının sırrı, önce, başarılı insan ilişkileri kurmaktır. Başarılı insan ilişkilerinin (insanları etkilemenin ve elde etmenin) en kısa yolu da: SICAK BİR EL UZATMA, TATLI BİR GÜLÜMSEME ve GÜZEL BİR SÖZ SÖYLEMEDİR. Onun için eskiler “Tatlı dil yılanı deliğinden Çıkarır” demişlerdir. Çinlilerde: “Her balık yakalanabilir. Yeter ki oltanın ucuna onun sevdiği yemi koymasını bilin” demişlerdir. İşte, bu kadar basit!

İnsanlara Duyarlı Yaklaşmak

• Ön yargıyla değil, ön bilgiyle yaklaşmak
• Yapmacık değil, içtenlikle yaklaşmak
• İnsanları sorgulamak değil, soru sormak
• İnsanları yönetmek değil, yönlendirmek

İnsanların Güvenini Kazanabilmek

• Ayrımcılık yapılmamalıdır (‘kayırma’, ‘takma’ yoluna gidilmemelidir).
• Daima şeffaf iletişim kurulmalıdır.
• İnsanlara empatik yaklaşılmalıdır.
• Alçakgönüllü olunmalı, kesinlikle tepeden bakılmamalıdır.

İlişkileri “Aşındırıcı” Unsurlar

Öfke, Nefret, Hırs, Kaygı, Dışla(n)mak, Hınç, Çaresizlik, Aşağıla(n)mak, Kıskançlık, Korku, Çekememezlik, Kuşku, Düş Kırıklığı, Ümitsizlik…

Diğer yandan;
“İnsana Duyarlı” Kurum Kültürü aşağıdaki unsurlara yönelik olmalıdır.
• Değer vererek yönetmek
• İlişki kurarak yönetmek
• Kulak vererek yönetmek
• İkna ederek yönetmek
• Uzlaşarak yönetmek
• Güven vererek yönetmek

Sinirli İnsanlara Yaklaşım

• Sözünü kesmeden, sonuna kadar dinleyiniz.
• “Haklısınız” yerine “anlıyorum” deyiniz.
• Restleşmeye kalkışmayınız.

Gerek sözlü, gerekse yazılı iletişim ile insanların yaşamına “dokunuyoruz” aslında.

Dokunmak vardır, ‘okşarcasına’… Dokunmak vardır, ‘tokat atarcasına’!..

İletişim Engelleri – Psikolojik

– İnsana değer vermemek
– Empati kurmak yerine, tek açıdan bakmak
– Davranışa değil, kişiliğe odaklanmak
– Hoşgörülü olmamak
– Uzlaşmacılık sergilememek
– “Düello” yaklaşımında direnmek

Prof. Dr. İsmail ÜSTEL & Dr. M. Naci ÇUHACI

Tagged: , ,

istek, görüş ve önerileriniz için