26 Nisan 2015 naci cuhaci

Kral ve Dilenci

Yazar: Dr.Mahmut Naci ÇUHACI

Hikaye bu ya; bir kral bir gün sabah gezintisi sırasında bir dilenciye rastlar ve dilenciye “Dile benden ne dilersen” diye sorar.

Dilenci krala gülerek “Sanki benim her istediğimi gerçekleştirebilecekmiş gibi soruyorsunuz” der.

Bu cevaba şaşıran kral “Tabiî ki her dediğini yerine getirebilirim, sen ne istediğini söyle yeter” der.

Dilenci krala “Söz vermeden önce iki kez düşünün kralım” diyerek cevap verir.

“Ben güçlü bir kralım her isteğini yerine getirebilirim” diye ısrar eden krala cevap olarak dilenci elindeki boş kaseyi krala uzatır ve “Bu kaseyi herhangi bir şeyle doldurabilir misiniz” diye sorar.

Bir kahkaha atan kral vezirine kaseyi altınla doldurmasını emreder. Vezir hemen kralın emrini yerine getirerek kaseyi altınla doldurur, kase altınla dolup taşmakta ancak hemen boşalmaktadır. Altınlar buhar olup uçmaktadır sanki.

Bir dilencinin kasesini dolduramadığı söylentisi kulaktan kulağa yayılan kralın onuru kırılmıştır. Daha sonraki günlerde dilencinin kasesine pırlantalar, elmaslar, yakutlar akıtılır. Ne var ki kasenin dibi yoktur sanki, kase dolup taşmakta ancak tekrar boşalmaktadır.

Kral dilenciye yenik düşmüştür, onu huzuruna çağırarak;

“Tamam, sen kazandın isteğini yerine getiremedim, ama lütfen bana kasenin neden yapılmış olduğunu söyle” der.

“Çok basit” diye cevap verir dilenci. “İnsan dimağından yapılmıştır” ve devam eder dilenci,

“İnsanın arzu ve isteklerinden yapılmıştır, kasenin doymak bilmez oluşu bundandır.”

Gerçekten de öyle değil midir? İnsanın arzu ve isteklerinin sonu var mıdır?

Örneğin, bir iş isteriz, sonra bir ev, bir eş, çocuklar, bir araba…… liste uzayıp gider sonsuza kadar her birini elde ettiğimizde bizim için anlamını yitirir ve biz başka bir şey isteriz. Sonra başka bir şey, başka bir şey… Evimiz vardır, daha büyük bir ev isteriz, arabamız garajdadır ama bir üst modelini isteriz.

İstek doyumsuzluk yaratır ve giderek hepimiz birer dilenciye dönüşürüz. Bir istekten diğerini çırpınıp dururuz. Amacımıza ulaştığımızda beynimiz hemen yenisini yaratır. İstemenin bu yönünü anlayabilmek ise bizi mutlu edecek şeyleri dışarıda değil kendi içimizde aradığımızda gerçekleşir. Gerçek tatmine ve mutluluğa da ancak o zaman ulaşabiliriz.

Bir şeyi elde etme hırsı değil, elde ettikten sonra da onu istemeye devam edebilmeyi başarmak yaşamı anlamlı kılar. Yoksa hepimiz birer dilenciye dönüşürüz, kral bile olsak!..

Sevgiyle dostça kalın.

Dr. M. Naci ÇUHACI

Not: Bu makalem Aksaray Posta Gazetesi’nin 05.02.2010 tarihli baskısında yayınlanmıştır.

istek, görüş ve önerileriniz için